Antalya Evde Masaj-Bayan Masör Esra

Antalya Evde Masaj-Bayan Masör Esra

Antalya Evde Masaj-Bayan Masör Esra Yaraları emiyor ve acımı dindiriyordu”. Hanımefendi Hill yaşadığı deneyimi ilk başta kaygı verici bulsa da bir kadeh şaraptan sonrasında yaralarının “acı veren sıcaklığı” kadında dizginlenemez bir cinsellik arzusu uyandırıyordu. Tabii yatak arkadaşı da memnuniyetle ona itaat ediyordu. [114] Hayvanlar Daha önce görmüş olduğumüz benzer biçimde, insanoğlu ile hayvanlar (özellikle keçiler) arasında cinsel ilişki geleneksel olarak livata diye kınanıyordu ve şeytana tapınmayla ilişkilendiriliyordu. İşin içindeki hayvanlar bizzat şeytani görüldüğünden onlar da çoğu süre insan partnerlerinin gözü önünde infaz ediliyordu.

Öte taraftan 17. Yüzyılın sonunda büyücülük furyasının dinmesiyle birlikte hayvanlarla cinsellik yapma mevzusunda daha yumuşak bir yaklaşım gelişti. Asırlarca verilen ağır cezalar insanları, özellikle çiftçileri hayvanları sevmekten men etmeyi başaramadı. Şehir sakinlerinin bu sex çeşidini uygulama olanakları pek yoktu, fakat yine de onlar piyasayı hayvan pornografisiyle doldurarak bu alana duydukları ilgiyi belli ediyorlardı. Süre içinde hayvanlarla seks eskisi kadar zararlı görülmeyip, öteki pek çok cinsellik suçu şeklinde kabul edilmeye başladı. 1642’de Massachusetts’te genç William Hackett cinsel organını bir ineğe sokarken yakalandığında.

Antalya Evde Masaj-Bayan Masör Esra

Antalya Evde Masaj-Bayan Masör Esra Mahkemede kendi yurdu olan İngiltere kırsalında bu tip şeylerin oldukça normal karşılandığını söylemiş oldu. Bu müdafa Hackett’i ve onun önünde yakılan ineği cezadan kurtaramadı ama akıllara Hackett gibilerin tahmin edilenden daha çok olabileceğini getirdi. Prusya kralı Büyük Frederik’e şövalyelerinden birinin bir kısrakla ilişkiye girdiği söylendiğinde hükümdarın tepkisi dehşete kapılmaktan ziyade alay etmek oldu: “O adam bir domuz; piyade derslikı içine yerleştirilmeli.” Hayvanlara saldırı edenler, eskiye gore daha seyrek olsa da, hâlâ kazıkta yakılıyorlardı. Hatta bazı mahkemeler hayvanları kendi yordamlarına göre yargılamaya bile başlamışlardı. 1750’de Fransa’da geçen bir vakada Jacques Ferron dişi bir eşekle ilişki halindeyken yakalandı.

Ferron ölüm cezasına çarptırıldı ve normalde eşek de cezalandırılacakken, onun bir şiddet kurbanı olduğu ve Ferron’un arzularına zoraki boyun eğdiği nedeni öne sürülerek aklandı. Mahkemenin bu kararında, bir grup din görevlisi ve devlet memurunun kaleme aldığı ve “eşeğin sözde ve özde son aşama şerefli bir canlı” olduğunu belirttikleri arzuçenin tesiri büyüktü. 17. Yüzyılın sonuna gelindiğinde, hayvanları cinsel emellerine alet eden insanlara verilen çoğu ceza gerek hukukta gerekse uygulamada meydana getirilen resmi değişikliklerle hafifletildi. Ömür boyu hapis ve idam cezalarının yerini daha kısa süreli hapisler aldı.