Antalya Masaj Salonu Hizmeti

Antalya Masaj Salonu

Sanki öteki her şey bunun için hazırlanmış bir tuzağa benziyor. Saklanmak için elimizden Antalya Masaj Salonu geleni yapıyor gibi görünerek sanki onu buraya çekmeye çalışıyorsun.” “İlginç bir kuram, ” diye mırıldandı Harry. “Norske Møller’deki uzman senin şüphelendiğin şeyleri doğruluyor, ” dedi Beate telefonda. Ofisinin önünden geçen Bjørn Holm’e el salladı. Telefondan gelen klik seslerinden Harry’nin ankesörlü telefondan aradığı anlaşılıyordu. ‘Tardımın için teşekkürler, ” dedi Harry.

“Tam ihtiyacım olan şeydi bu.” “Öyle mi?” “ümit ederim.” “birazcık önce Olaug Sivertsen’i aradım, Harry. Hanım tek başına ve üzüntü içinde.” “Mm.” “bir tek oğlu değil. Hafta sonunu geçirmek için sevgilisinin dağ evine giden ve bir daha haber alamadığı kiracısı için de üzülüyor. Ona ne söyleyeceğimi bilemiyorum.” “Mümkün olduğunca belli etme. Yakında her şey geçecek.” “Bundan kesin misin?” Harry’nin kahkahası bir makineli tüfekten çıkan kuru bir öksürük gibiydi: “kesinlikle, söz veriyorum, evet.”

Antalya Masaj Salonu

İnterkomdan bir ses geldi. “Ziyaretçin var, ” diyen danışma görevlisinin sesi duyuldu. Saat 04:00’ı çoktan geçmişti ve haberi veren Securitas görevlilerinden biri olabilirdi. Fakat Beate haber alma masasının gerisinde bir süre geçirdikten sonra onların bile genizden konuşmaya başladığını fark etmişti.’ Beate artık antika sayılabilecek kutunun üzerindeki düğmeye bastı.

“Kim bulunduğunu sor. Şu an meşgulüm.” “Evet, ama o…” Beate interkomu kapattı. Harry’nin nefesi haricinde telefondan park eden bir arabanın sesi duyuldu. Beate o anda ofis kapısının camında bir karaltı gördü. “Şimdi gitmem lazım, ” dedi Harry. “Fazla süreım kalmadı. Seni daha sonra arayabilirim. Eğer her şey umduğum şeklinde giderse. Tamam mı, Beate?” Beate telefonu kapattı. Gözleri kapıdaydı. “Bak sen!” dedi Tom Waaler. “Eski dostlarına veda bile etmez misin?” “Sana beklemen gerektiğini söylemediler mi?” “Evet.” “Tom “Waaler kapıyı kapattı ve öteki ofislere bakan pencerenin güneşliklerini indirdi. Ve sonrasında Beate’in masasına doğru yürüdü ve sandalyesinin kenarına oturarak masaya bakmaya başladı. “Bu ne?” dedi ve birbirine yapışmış iki mikroskop lamını gösterdi. Beate’in nefesi hızlanmıştı. “Laboratuvara gore bu bir çekirdek.” Elini hafifçe Beate’in boğazcaına koydu. Beate gerilmişti. “mevzuştuğun Harry miydi?” Parmağını Beate’in teninde gezdiriyordu. “Kes şunu, ” dedi Beate sert bir şekilde. “Çek şu elini.” “Tatlım, yanlış bir şey mi yaptım?” Waaler gülümsedi ve teslim olurmuş benzer biçimde iki elini havaya kaldırdı.